Geçtiğimiz yıllarda yeni buluşlarını açıklayan insanları, Venüs gezegeninin asidik bulutlarında bakteriler tarafından üretilen “fosfin” adlı bir gaz tespit ettiklerini ve bunun potansiyel yaşam belirtisini işaret ettiğini duyurmuştu.
Bilim insanları, Venüs’ün bulutlarında amonyak bulunduğunu ve bu nedenle uzaylı organizmaların burada olabileceğini tahmin ediyor.
Bu açıklamanın ardından Amerikan Havacılık ve Ajansı (NASA) ve Avrupa Uzay Ajansı gibi kurumlar, Venüs’le daha fazla ilgilenmeye başladı.
Venüs yakından incelenecek
Avrupa Uzay Ajansı’nın geliştirdiği “EnVision” Venüs kaşifi, gezegeni iç çekirdeğinden atmosferinin tepesine kadar ayrıntılı şekilde inceleyecek.
Venüs ve Dünya gezegenleri boyut ve Güneş’ten uzaklık bakımından oldukça benzer. Bazı araştırmacılar, gezegenin geçmişte Dünya benzeri bir iklime sahip olabileceğine inanıyor.
Ancak “Dünya’nın ikizi”, günümüzde kurşunu eritebilecek yüzey sıcaklıkları ve yoğun basıncıyla yaşanılamaz bir gezegen.
Bilim insanları, yeni uzay misyonunun gezegenin zaman içinde nasıl geliştiği, okyanuslara sahip olup olmadığı, jeolojik olarak ne kadar aktif olduğu ve kontrolden çıkan sera etkisinin neden başladığı gibi sorulara yanıt vereceğini umuyor.
Görev 2031’de başlaytacak
“EnVision” görevindeki araçların 2031’de fırlatılması bekleniyor. Bu proje, Venüs atmosferinin, yüzeyinin ve çekirdeğinin nasıl etkileşime girdiğine dair veri toplayacak ilk görev olacak.
EnVision, Venüs’e 15 aylık bir yolculuğun ardından 15 ayını daha gezegenin yörüngesinde ve atmosferinde uçarak geçirecek.
Bu, NASA’nın önümüzdeki on yıl içinde başlatılması planlanan “DAVINCI ve VERITAS” keşif gezileri de dahil olmak üzere, Venüs’ü incelemek için geliştirilmekte olan çeşitli görevlerden sadece biri.
NASA; Venüs’ü, Dünya’nın ‘toksik ikizi’ diye tanımlıyor. İki gezgenin boyutu ve yapısı birbirine benziyor, ancak Venüs, zehirli sülfürik asit bulutlarıyla kaplı. Ayrıca yüzeyde sıcaklık 475 santigrat derece.
Bilim insanlarına göre, Venüs’ün bulutlarında yaşam varsa, gezegenimizde ve hatta Mars gibi komşu gezegenlerde gördüğümüzden farklı bir kimyasal bileşime sahip mikroplar olması da muhtemel.