Büyükelçi Amir Mohammad Ramin, Afganistan’daki son durum, bölge ülkeleri ile ilişkiler, güvenlik meselesi, tanınma müzakereleri ve yabancı yatırımlarla ilgili olarak Harici.com.tr’den Esra Karahindiba‘nın sorularını yanıtladı.
– ABD Afganistan’dan çekildi ama büyük bir ekonomik krizi geride bıraktı ve aynı zamanda açlık, yoksulluk, salgın hastalıklar ve daha birçok sorun devam ediyor. Sizce Afganistan nasıl toparlanacak?
Ne yazık ki, genel kamuoyunun ve Afganistan halkının beklentilerinin aksine, Amerika Birleşik Devletleri, elbette bir BM Güvenlik Konseyi Kararı aracılığıyla da olsa Afganistan’a önceden herhangi bir bildirimde bulunmadan geldi, ancak aynı zamanda Afganistan’ın güvenliği, ekonomik istikrar, gelecekteki istikrar ve kalkınma konusunda herhangi bir taahhütte bulunmadan aniden Afganistan’dan ayrıldı.
Afganistan’da ekonomik durum ölü. İnsanlar zor durumda. Bunun nedeni de Ağustos 2021 sonrasında gelişen durum. Yeni fiili otorite tanınmadı. Ve şu anda dünyada Afganistan’la resmi bir ekonomik ilişki yok. Ve bazı açılardan Afganistan yaptırımlar altında kalmaya devam ediyor. Örneğin SWIFT sistemi Afganistan’da çalışmıyor. İşte tüm bu nedenlerden dolayı Afganistan çok zor bir dönemden geçiyor. Buna hiç şüphe yok. Konu genel kamu haklarına, insan haklarına gelince, durum çok vahim. Peki Afganistan’daki durumun iyileşmesi için ne yapılabilir? En iyisi olaya iki açıdan bakmak olacaktır.
Birincisi, yerel bakış açısı. Yurt içi perspektiften bakıldığında, fiili otoritelerin açılmaları, halkla etkileşime geçmeleri, kurallara dayalı bir sistem oluşturmaya çalışmaları, bir anayasa oluşturmaya çalışmaları, kuralları, düzenlemeleri ve halkın haklarını tanımlamaya çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Halklara önemli hakları verilmedikçe ve insanların sesi duyulmadıkça Afganistan’daki duruma çözüm bulmak zor olacaktır. İç meşruiyet meselesi çok önemli. Ve bu ancak halkla bu fiili otorite arasında bir tür karşılıklı etkileşim ve anlayışla gerçekleşebilir.
İkincisi ise, iç meşruiyet meselesi ele alınınca sıra bölgesel ve uluslararası meşruiyete geliyor. Ve eminim ki, Afganistan’ın iç meşruiyet meselesi ülke içinde gerçekleştiğinde dış meşruiyet de doğal olarak gelecektir. Ancak şu anda Afganistan’daki vahim durum göz önüne alındığında, 35 milyon veya 40 milyon insanı unutmamamız çok önemli, onların insani ihtiyaçlarını da karşılamamız gerekiyor. İşte bu yüzden tüm uluslararası aktörleri Afganistan’daki insanların insani ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmeleri için teşvik etmeye devam ediyorum. Bu konuda Türkiye iyi gidiyor.
Türkiye’nin şu anda Afganistan’a gönderdiği insani yardımlardan dolayı çok müteşekkirim. Afganistan’da 60’tan fazla kuruluş faaliyet gösteriyor. Çoğu, her ikisi de çok önemli olan insani yardım ve eğitim olmak üzere iki alanla ilgileniyor. Ancak kısa vadede insani yardım, uzun vadede ise eğitim konusu hayati önem taşıyor çünkü eğitim Afganistan için uzun vadeli bir yatırım. Durumun nasıl daha iyiye gidebileceğine ve ilerleyebileceğine dair görüşlerim bunlar.
DONDURULAN HESAPLAR
– ABD, tabiri caizse Afganistan’ın parasına el koydu. Afganistan’ın şu anda bu paraya çok ihtiyacı olduğu aşikâr. Bununla ilgili uluslararası bir girişim olacak mı? Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Para donmuş halde kalmaya devam ediyor. Ancak benim anladığım kadarıyla paranın insanlara ulaşmasını sağlamanın yolları var. Ve onların ihtiyaçları giderilebilir. Kullanılacak belirli yollar olması gerekir. Ben şahsen bu işin içinde değilim, New York ve Cenevre’deki bazı diplomatik misyonlarımızın bu gelişmeleri takip ettiğini biliyorum. Ama kişisel olarak takip etmiyorum. Ancak benim dileğim, paranın halkın ihtiyaçlarına yönlendirilmesini sağlayacak bir yol bulunursa çok iyi olur. Fakat uzun vadeli ve fiili çözüm Afganistan’daki durumun iyileşmesini sağlamak olacaktır.
– Taliban hükümetinin tanınma çabalarından bahsedelim. İran, Rusya, Çin ve Pakistan’ın Afganistan’la iyi ilişkileri var. Ancak Taliban hükümetinin resmi olarak tanınması pek mümkün görünmüyor. Taliban hükümetinin tanınma konusundaki takvimi nedir, bilginiz var mı? Diğer hükümetlerden hangi ipuçlarını alıyorsunuz?
Benim anlayışıma göre tanınma meşruluktur, uluslararası meşruiyettir. Dolayısıyla, ülke içi meşruiyet sorunu çözülmediği sürece -ki bunun 21. yüzyılda hükümetlerin halkın desteğine sahip olmasıyla gerçekleşmesi gerekiyor ve bir hükümetin halkın desteğine sahip olduğunu nasıl belirttiğine dair bazı ilkelerin olması gerekiyor- herhangi bir gösterge olmadan basitçe halkın desteğine sahip olduğunuzu söyleyemezsiniz. Yani bir yol olması gerekiyor.
– Afganistan için bu yol nedir?
En iyi şey, iç meşruiyet meselesine ilişkin belli bir dereceye kadar halkın katılımını sağlayacak bir çerçevenin mevcut olduğundan emin olmak olacaktır. Bu sorun çözülmediği sürece uluslararası tanınırlığın yakın zamanda gerçekleşeceğini görmek zor olacak. Aynı zamanda bunun yakın zamanda resmi olarak gerçekleşeceğini de düşünmüyorum. Afganistan halkının hakları, kadın hakları ve kadınların eğitime erişimi, kadınların işgücüne katılımı, kadınların topluma katılımı gibi çok önemli konular ele alınmadıkça bu olmaz. Bana göre, bu konular ele alınmadıkça tanınma meselesine hızlı bir çözüm bulunamaz. Dolayısıyla bunun için bir zaman çizelgemiz yok.
RUSYA’NIN AFGANİSTAN POLİTİKASI
– Rusya’nın Taliban hükümetini Kazan’daki İslam zirvesine davet edeceğini duyurması yönündeki girişimini yorumlayabilir misiniz? Bu ne sağlayacak? Rusya’nın amacı nedir ve bu Taliban hükümetine ne getirecek?
Sanırım bu, son birkaç yıldır olan bir şey. Çeşitli etkinliklere katılım oldu, ancak önemli bir şeye ya da büyük bir ilerlemeye yol açmadı. Mesela 2022 yılının mart ayında Taliban heyeti gelip Antalya Diplomasi Forumu’na katıldı. Ama bundan önemli bir şey çıkmadı. Yani Kazan İslam Dünyası Konferansı’na katılım sadece katılımla sınırlı olacaktır. Katılım dışında bir şey getireceğini düşünmüyorum.
– Ancak Rusya’nın yapmak istediği şey Taliban’ın yanında bir duruş sergilemek. Bu doğru mu?
Yani benim anladığım kadarıyla Rusya’nın Afganistan konusunda, özellikle de IŞİD konusunda güvenlik kaygıları var, çünkü yakın zamanda Rusya’da bir IŞİD-Horasan saldırısı yaşandı. Yani Rusya için olduğu gibi diğer komşu ülkeler için de geçerli. Rusya komşu ülke olmasa da durumdan etkileniyor. İran ve Pakistan için, durumun daha da zorlaşmamasını veya daha da kötüleşmemesini sağlamak için durumu nasıl yönetebileceklerini görmeleri gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Afganistan’da güvenlik durumu kötüleşirse veya daha da kötüye giderse, bu komşu ülkeler ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bölge ülkeleri ilk etkilenenler olacak. İşte bu yüzden mevcut durumun devam ettiğinden emin olmak için bir dereceye kadar iletişimi sürdürüyorlar. Yani mevcut durumun devamı olacak. Bu büyük bir atılım olmayacak.
YABANCI YATIRIMLAR
– Afganistan’a yapılan yabancı yatırımlar ne durumda? Çin ve Rusya’nın birçok projesi var. Rusya ile Afganistan arasında bazı Türk şirketlerinin de dahil olduğu bir demiryolu projesi var. Bu projeler hakkında ne biliyoruz? Bizi bu konuda aydınlatabilir misiniz?
– Rusya’nın büyük yatırımları yok mu?
– Rusya ile Afganistan’ı nasıl birbirine bağlıyor?
Şu anda diğer kısımların Rusya’ya bağlanmasına başlanmış değil. Çünkü burası sadece Afganistan’ı İran’a bağlayan kısım. Gelecekte durum daha iyiye gittiğinde bu elbette Özbekistan ve Tacikistan’a bağlayacağı diğer iki ülkeye de yansıyacak. Daha sonra Özbekistan ve Tacikistan üzerinden potansiyel olarak hem Çin’e hem de Rusya’ya ulaşacak. Ancak bu acil bir plan dahilinde değil.
– Takvim nedir?
Afganistan’da genellikle takvimlerden bahsetmek oldukça zordur çünkü şu anda tartıştığımız demiryolu projesi yaklaşık 15 yıl önce tartışılmıştı. Ve güvenlik olayları nedeniyle her zaman ertelendi. Kaynaklara, şirketlerin yatırımlarına ve taahhütlerine ve genel olarak güvenlik durumuna bağlı olarak, eğer durum iyi olursa, yatırım devam eder, yatırım taahhütleri devam eder, benim anlayışıma göre önümüzdeki beş yıl içinde Özbekistan ile Pakistan arasında Afganistan üzerinden ve ayrıca İran yoluyla bağlantı. Bu da Rusya, Çin ve Hindistan gibi diğer ülkeleri birbirine bağlamaya yardımcı olacak.
GÜVENLİK SORUNLARI
– Pakistan’la hem göçmenlerle ilgili hem güvenlikle ilgili sorunlarınız basına yansıyor? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Afganistan’ın güvenliğine gelince, bu aslında tüm bölgenin güvenliği açısından çok anlamlı. Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Büyükelçi Husrav Noziri bölgenin geri kalanının güvenliği için Afganistan’ın da güvenli olması gerektiğinin altını çiziyor. Afganistan bu güvenlik sorunlarıyla nasıl başa çıkacak?
Yani güvenlik sorununun bir kısmı Afganistan’da. Bir başka kısmı da bölgeseldir, özellikle Pakistan’da. Pakistan’da Veziristan’da olduğu gibi federal idari alanlar gibi yönetilmeyen alanlar var. Pakistan ordusu bu bölgelerin tam kontrolünü elinde tutar vaziyette değil. İşte bu yüzden bu bölgeler artık Pakistan topraklarının içinde ve bu bölge, aralarında TTP ve IŞİD’in de bulunduğu bazı gruplar için güvenli bir sığınak haline geldi. Komşu İran’da da aynı durumun yaşandığı bazı bölgeler olduğunu düşünüyorum.
4 Nisan’da İran’da Adalet Birlikleri olarak adlandırılan Ceyş el-Adl tarafından bize terör saldırısı düzenlendi. Dolayısıyla üç ülkenin sınır bölgelerinde ve içlerinde, üç ülke tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmeyen bazı alanlar bulunmakta. Benim anlayışıma göre, yönetilmeyen alanların azaltılmasını sağlamak için ülkelerin yakın iş birliği yapması gerekecek. Ve bu yönetilmeyen bölgeler de Pakistan’ın içinde çünkü burası Veziristan ve diğer yerler gibi çok dağlık bir bölge. Ancak Afganistan’daki güvenlik durumunun iyileşmesi komşu ülkeleri de etkileyecektir. Pakistan gibi komşu ülkelerdeki güvenlik durumunun iyileşmesi Afganistan’daki güvenlik durumunu da olumlu etkileyecektir.
TÜRKİYE İLE DİPLOMATİK İLİŞKİLER
– Önceki hükümet tarafından Ankara’ya Büyükelçi olarak atandınız. Taliban hükümetiyle çalıştınız mı?
Afganistan’da 35 milyon vatandaşımız var. Onlara yardım etmemiz gerekiyor. Onlardan sorumluyuz. Konsolosluk işleri yapıyoruz, ekonomik kalkınma ve insani yardım için çalışıyoruz. Bu nedenle Taliban’la çalışıyoruz. Afganistan için çalışıyorum. Kabil’deki Türk misyonu da Afganistan’daki insanlar için çok aktif bir şekilde çalışıyor. Türkiye’nin Mezar-ı Şerif’teki konsolosluğu da aktif olarak çalışmakta.
– Taliban hükümeti tarafından Büyükelçiliğe atanan diplomatlarınız var mı?
İki diplomatımız var. Bunlardan biri hukuk alanında çalışıyor. Örneğin Afgan vatandaşlarının hukuki sorunlarıyla ilgili olarak cezaevleri ve hukuk görevlileriyle birlikte çalışıyor. İkincisi ekonomik alanda çalışıyor. Yatırımlara ve insani yardımlara odaklanıyor.
Atatürk’ün imzasıyla Afganistan’a atanan ilk Türk Büyükelçi kararnamesi
Türk hükümeti ile Taliban hükümeti arasındaki ilişkiler nasıl? İki taraf arasında yapılan birçok görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye Afganistan’la son derece pragmatik bir şekilde çalışıyor. Çünkü Türkiye olaylara şöyle bakıyor: “Ben onlara yardım etmek istiyorum. Onlara destek olmak istiyorum. Aynı zamanda Afganistan’daki durumu iyileştirmek istiyorum. Çünkü Afganistan’daki durum kötüye giderse bu Türkiye için sorun olur”. Türkiye’de göçmen sorunu var. Afganistan’da durum daha da kötüleşirse Türkiye için ciddi bir sorun olacak. Aynı zamanda bölgenin istikrarı da Türkiye ile eşgüdümlü etkileniyor.
Yıllar önce Türkiye’nin ekonomisi çok iyiydi. Elbette farklı faktörler vardı ama asıl önemli olan öncelikle Suriye, Irak, Libya ve Afganistan’ın istikrarlı olmasıydı. Çünkü Türkiye bölgenin istikrarından doğru orantılı olarak olumlu etkilendi. Ama şu anda ekonomik kriz var çünkü Afganistan’da kriz var, Pakistan’da kriz var, Suriye’de kriz var, Irak’ta kriz var, Libya’da kriz var. Bu durum Türkiye’yi olumsuz yönde doğrudan etkiledi.
– Türkiye’nin özellikle göçmenler yüzünden ekonomik sıkıntı yaşadığını mı söylüyorsunuz?
Sadece göçmenler değil. Afganistan’da çalışan çok sayıda Türk şirketi var. NATO’dan, ABD’den, Afganistan’dan büyük projeler aldılar. Milyarlarca dolarlık projeler aldılar. Türkiye, Afganistan’daki ekonomik durumun daha önce iyi olmasından doğrudan iyi yönde etkileniyordu. Bu nedenle Türkiye bu bölgede çok olumlu, çok pragmatik çalışıyor. Bu nedenle Türkiye’de bazı kişiler diyor ki -bazen vatandaşlarımızdan da bu mesaj geliyor – “Türkiye’nin bu ilişkileri durdurması gerekiyor”. Bunun pek mantıklı olmadığını ve aynı zamanda hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. Çünkü durumun daha da kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle Türkiye’nin Afganistan’daki varlığının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Afganistan Türkiye’den gelecek diplomatik, siyasi ve yardımlarla durumu değiştirebilir. Türkiye bu bölgede çok güzel işler yapıyor.