Welcome to Our Website

Fehmi Koru: Kimsenin kazançlı olmadığı bir sorunda, silahsız çözümden uzaklaşılınca, silahlar konuşuyor

Fehmi Koru*

‘‘Ortadoğu’daki sorunların anası Filistin sorunudur’’ diyenler hiç kuşkusuz haklı.

Tıpkı ‘‘Nihai çözüm bağımsız Filistin devleti ve bunun yolu da iki devletli formül’’ diyenler de…

Bu tür haklı tespitler dünya sahnesine ‘İsrail’ diye bir devlet çıktığı ilk günden beri tekrarlanıyor ve maalesef hiç bir etkisi olmuyor.

Filistinliler sorunu sona erdirmek ve kendi bağımsız devletlerine sahip olmak için ölmeyi bile göze alıyorlar; herhalde son 75 yıl içerisinde onbinlerce Filistinli hayatlarını bu amaca ulaşmak için feda etti.

İsrail devletinin kuruluşundan (1948) bugüne ‘Filistin’ eksenli çıkan savaş ve çatışmaların başlıcalarını internet ansiklopedisi Wikipedia’dan aktarıyorum:

1948: Arap-İsrail savaşı

1967: 6 Gün savaşı

1973: Yom Kippur savaşı

Reklam

1975: Lübnan iç savaşı

1987-1993: İlk intifada

2000-2005: İkinci intifada

2006: İsrail-Lübnan savaşı

2008: Gazze savaşı

2014: Gazze savaşı

2021 Filistin-İsrail çatışmaları

İlk üçüne, Filistinliler amaçlarına erebilsinler diye, belli başlı Arap ülkeleri katılmıştı.

Her savaşta ve çatışmada iki taraftan insanlar öldü, ama en büyük kayıp Filistin tarafında oldu.

Silahlar ebediyyen sussun diye kimler devreye girmedi ki…

İsimlerinde mutlaka ‘barış’ sözcüğü kullanılan süreçler açıldı. Dünya süreçler boyunca kanlı çatışmalara yol açan bu sorunun geride bırakılabileceği umuduyla avundu.

Daha da önemlisi, Nobel barış jürisi de o gelişmelerden etkilendi ve tarafları temsilen beş isme süreçler devam ederken barış ödülü verildi:

1978’de Enver Sedat (Mısır), Menahem Begin (İsrail)… 1994’te Yasir Arafat (Filistin), Yitzak Rabin (İsrail) ve Şimon Peres (İsrail)…

Sonuç?

Elde var sıfır…

Filistinliler, bütün bu yakın tarih boyunca, bir devlete sahip olma girişimlerinde fazla bir mesafe alamadılar. ‘Filistin devleti’ adıyla bir devlet ve onun Mahmud Abbas adında bir de devlet başkanı var, ayrıca bir hükümet ve o hükümetin bakanları da bulunuyor; ancak Batı Şeria ile Gazze’yi yönetme iddiasındaki devletin hükümranlık iddia ettiği bölge İsrail işgali altında.

Batı Şeria’da Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) hakim ama Gazze Hamas yönetiminde.

Sorunun Filistin’e bakan yüzü böyle de İsrail kendisinin de taraf olduğu bu durumdan mutlu mu?

İsrail dünyanın en büyük açık hava hapishanesi görüntüsünde. Tam bir güvenlik devleti. Güvenlik tehdidi altında bulunduğu için kadın-erkek ayırmadan herkesi silah altına alıyor ve eğitiyor. Olağanüstü gelişmeler olduğunda görev başında olmayan askeri eğitim almış İsrailliler göreve çağırılıyor. [Cumartesi kalkışması sonrası, 300.000 eğitimli sivil, ordu saflarına çağırıldı.]

‘Ortadoğu’nun tek demokrasisi’ olmakla övünen İsrail’de siyaset de dünyadaki sorunların anası durumundaki Filistin sorunundan etkileniyor. Uzun zamandır o sorunun gölgesinde yapılıyor seçimler ve sandıktan kazanarak çıkanlar her seferinde biraz daha fanatik politikacılar oluyor. Demokrasi iddiası çoktandır lafta kalıyor.

En fanatikleri de başbakan… Netanyahu…

Netanyahu yönetimi Filistinlileri yaşadıkları bölgelerden dışarıya adım atamaz hale getirdi. Batı Şeria sayısız güvenlikli bölgeye bölündü ve birinden diğerine geçişi engellemek için aralarına duvarlar örüldü. Her birinin girişinde güvenlik noktaları var.

İki milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze’de ise nefes almak bile adeta izne tabi. [İsrail hükümetinin Cumartesi günü aldığı ilk karar, Gazze’ye enerji -elektrik, gaz- sevkini durdurmak oldu.]

Ayrıca, 1948’de -İsrail kurulduktan sonra- kendilerini yurtlarından uzakta bulmuş Filistinlilerin doğup büyüdükleri memleketlerine dönmelerine izin vermiyor İsrail; iki milyona yakın Filistinli de bu yüzden çeşitli ülkelerde sığınmacı konumunda.

Kendi eserleri olan bu durum yüzünden her zaman tetikte olmak zorunda İsrailliler…

Cumartesi günkü kalkışmayı haber alır almaz, İsraillilerin, evlerindeki güvenlikli odalara sığındıklarını yazıyor gazeteler…

Evlerde ‘güvenlikli oda’ bulunması gereken bir ülke İsrail…

Yazımın başında ne demiştim, hatırlatayım:

‘‘Ortadoğu’daki sorunların anası Filistin sorunudur’’ diyenler hiç kuşkusuz haklı.

Tıpkı ‘‘Nihai çözüm bağımsız Filistin devleti’’ diyenler de…

İsrail savunma bakanı Yoav Gallant ‘‘Tam taarruza geçiyoruz’’ açıklamasını yapmış.

Kime ne anlatıyorum…

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir